YÖK Tasarısı

AKP geri adım atmadı. İmam Hatip mezunlarına istedikleri üniversiteye girebilme yolunu açan, bu arada YÖKÂ’ü ve üniversiteleri teslim almayı hedefleyen yasa tasarısını askıya almadı.

Oysa alışmıştık. AKP attığı her adımda önce tepkileri ölçüyor, tepki fazla ve gerginlik yaratacaksa bu adımını geriye çekiyordu. Bunu yeniden gündeme getirmek için ise uygun zamanı kolluyordu.

Başbakan ErdoğanÂ’ın bu sözleri kulağa hoş gelebilir. Nitekim İslamcı basının değerlendirmesi “demokrasi manifestosu” biçiminde olmuştur.

Ancak bu sözler başlıca iki nedenle yerinde değildir.

Birincisi, üniversiteye giriş düzenini İmam Hatipliler lehine değiştirmek konusunda ulusal bir mutabakat yoktur. Ayrıca, AKPÂ’ye her oyun da bu gerekçeyle atıldığı söylenemez.. Başbakan ErdoğanÂ’ın “Kasım 2002Â’de söz verdik” diyerek böyle bir mutabakatın varlığını ima etmesine gelince.. O genel seçimlerde AKPÂ’nin çok daha iddialı bir sözünün de “dokunulmazlıklar hemen kaldırılacak” biçiminde olduğunu unutmamak gerekir.

İkincisi, TBMMÂ’nde AKP çoğunluğu vardır ama, bu çoğunluk hiçbir koşulda tek başına ulusal mutabakatı yansıtmaz. Aksini düşünmek, bizi demokrasiden uzaklaştırır. Çoğunluk diktasına götürür. Ötesinde, Anayasamızın 6Â’ncı maddesinde ifadesini bulan “egemenlik” anlayışıyla da çelişir.

Anayasamızda “egemenliğin ulusa ait olduğu” vurgulandıktan sonra, “Türk milleti egemenliğini .. yetkili organlar eliyle kullanır” denilmektedir.. TBMM bu organlardan biridir. Öteki organlar arasında Başbakanın mutabakatını önemsemediği kurumlar da vardır..

* * *

Tasarıyla ilgili bir yanlışlık da eğitim anlayışı ve devlet düzeniyle ilgilidir.

İmam Hatip mezunlarına tanınmak istenen ayrıcalık, çocuklarımızın dinlerini öğrenmeleriyle ilişkilendirilmektedir. Bu son derece açık bir çarpıtmadır.. İmam Hatip okullarında sadece din öğretilmemektedir. Bunun çok daha ötesine gidilmektedir. Doğrudan doğruya din adamı yetiştirmeye dönük bir eğitim yapılmaktadır..

Peki, din adamı olmak üzere yetiştirilenlerin bu işi yapmaları, açık anlatımıyla din adamı olarak görev yapmaları neden istenmiyor? Neden din adamı olarak yetiştirilen bu kadroların hakim ve savcı, kaymakam ve vali, üst düzey emniyet görevlisi, öğretmen olmaları için israr ediliyor?

Bu israrın temelinde dinin devleti yönetme iddiası yok mudur?.

Dinin devleti yönetme iddiası konusunda sorulacak son bir soru da, ABÂ’nin bu konudaki ikiyüzlü tutumuyla ilgili olacak.

AB adına yapılan açıklamalara bakın. Bir yandan TürkiyeÂ’nin İslam nüfuslu bir ülke olarak AvrupaÂ’daki yeri tartışılırken, bir yandan da ordunun siyasal yaşamdaki ağırlığından yakınılıyor. Ordunun AKPÂ’nin laik düzei daha İslami bir yapıyla değiştirmeye dönük girişimlerine karşı ordunun oynadığı fren rolü ABÂ’nin demokrasi standartlarına aykırı bulunuyor.

Acaba neden? ABÂ’nin bu ikiyüzlülüğü sadece bir oyun mu? AKPÂ’nin eğitim düzenini dinselleştirmesi TürkiyeÂ’ye “hayır” diyebilmek için özellikle mi tahrik ediliyor?

PAYLAŞ
Önceki HaberÇarşamba …
Sonraki HaberYepyeni resimler foto galerimizde
AnkaraSosyete.com 2002 yılının Mart ayında yayın hayatına başladı. Internet yayıncılığının emekleme yıllarında hem internet reklamcılığına hem de Ankara gece hayatına damgasını vurdu. 2005 yılında Türkiye'nin 75. 2006 yılında 173. 2008 yılında ise 251. en çok ziyaret edilen sitesi oldu ( kaynak: alexa). 200 000 e yakın Ankaralı'yı fotoğraf karesine sığdıran AnkaraSosyete.com 12 yılda yüzlerce partiye ev sahipliği yaparken milyonlarca ziyaretçiyi de web sitesinde ağırladı. AnkaraSosyete.com ilk günkü heyecanı ile Ankaralılara hizmet vermeye devam etmektedir.