Buneos Aires ruhunu geçmişle bağını koparmadan yepyeni öykülerle süsleyen dünyanın en büyük tango gösterisi, Tango Metropolis 20 Mayıs’ta Ankara’da Türkiye’deki ilk gösterilerini gerçekleştiriyor.
M.E.B Şura Salonu dünyanın en büyük topluluklarından birini Buenos Aires’in yaşam enerjisiyle ağırlarken gösteri ayrıca , 21 ve 22 Mayıs’ta İstanbul’da İş Sanat ve 23 Mayıs’ta İzmir’de Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi (AASSM) gösterileriyle Türkiye’de ilk performanslarını gerçekleştirmiş olacak
Geleneksel repertuvarı ve yepyeni besteleri bir araya getiren gösterinin yaratıcılarından ve koreograflarından Marijo Alvarez,yanıtlıyor…
1) Tango Metropolis geleneksel tango şarkılarını olduğu gibi sunmak yerine yeniliklerle karşımıza çıkıyor, bu fikir nasıl doğdu?
Pilar ve ben özellikle çağdaş danslardaki tecrübelerimize daha başka yenilikler eklemeyi çok istiyorduk.Hoffman aramızda tango konusunda en tecrübeli olanımızdı. bir araya geldiğimizde tangoyu çağdaş bir formda sunmanın bizi çok mutlu edeceğini biliyorduk.İlk olarak Daniel Binelli’nin bir besteci olarak gerçekleştirdiği olağanüstü düzenlemeler ve yepyeni şarkılarla yola koyulduk…
2) Neredeyse topluluktaki herkesin klasik dans geçmişi var, peki tango sizi nasıl buluşturdu?
Hepimizin ayrıca tangoya büyük bir tutkusu vardı diyebilirim, özellikle Pilar ve Claudio’nun bir ikili olarak tango ile ilgili birçok projeleri olmuştu. Hatta Tango pasion ile Türkiye’ye de gelmişlerdi.Tüm bunların üzerine Binelli’nin müzik dehası bizi projede birleştirmiş oldu.Açıkçası çağdaş dans gösterileriyle çok daha az kişiye ulaşabilirken, tango ile tüm dünyaya ulaşabiliyoruz ve bu bizi profesyonel olarak da çok tatmin ediyor…
3) Daniel Binelli çok ünlü bir bandoneon ustası ve yepyeni bestelerle gösteriyi zenginleştiriyor, Binelli’nin müziğini nasıl tanımlarsınız?
Binelli’nin çok büyük geleneksel orkestralarla tecrübesini yeni bestelenmiş tüm eserlerinde hissediyorsunuz. Daha önemlisi eski şarkılara yaptığı düzenlemeler birbirinden çekici.Binelli Senfoni orkestralarıyla deneyimleri olan çok özel bir besteci ve bizim için geçmişle sıcak bir bağ kuruyor…
4) Tango Metropolis tıpkı bir müzikal gibi anlattığı öyküler var, biraz bu öykülerden bahsetseniz?
Öykülerin hepsi büyük şehirlerin öyküleri.Bize Paris’te ya da New York’ta ilham veren karakterler, Buenos Aires ya da Tokyo’da bile hep görebileceğiniz büyük şehirlerin sokaklardaki tipik karakterleri bizlerin bu gösteriyle metropolleri anlatmamıza yardımcı oluyor.Tüm bu hikayeler esprili bir biçimde anlatılıyor ve öykülerdeki farklı karakterleri anlatırken koreografi ve müzik müthiş bir araç haline geliyor…
5) Tango Metropolis ile Buenos Aires’in ruhunu anlatan bir gösteri iddiasında bulunuyorsunuz, peki Buenos Aires’in ruhunu nasıl tarif edersiniz?
Buenos Aires’te tangonun en güzel dönemlerini yaşadığı 1940’ların mutlu, neşeli karakterleri var. Eskiye göre çok daha zor koşullar yaşamalarına rağmen Buenos Aires insanları hep umut dolu insanlar ve yaşam enerjileri sokaklara taşıyor.Sahnede bu yaşam enerjisini hissediyor olacaksınız…Tangoyu kullanıp aşk oyunları yapanlar ya da aşık olanlar da var…
6)Tango’daki tutkuyu anlatırken size sahnede öyküler nasıl yardımcı oluyor?
Öyküler özellikle farklı bestelerin farklı duygularını izleyiciye geçirmekte yardımcı oluyor. 40’lar dönemini ya da günümüz sokağını anlatırken öykülerden yararlanıyoruz ama elbette tüm bunlar müzikle ve koreografi ile bütünleşiyor. Tango’nun tutkusunu anlatırken geceyi anlatmak bize ayrıca zenginlik veriyor.Gece ve tango mükemmel bir ikili oluyorlar.
7) Türkiye prömiyerinizi Ankara’da başkentte gerçekleştiriyorsunuz, Türkiye hakkında neler duydunuz?
Arjantin’e gelen ve milongalara katılan arkadaşlarımızdan Türkiye’nin tarihi zenginliklerini hep duyuyoruz.Başkentinizde prömiyer gerçekleştirmek bizim için bir onur.Pasion Turca ekibinden Türkiye’de tangonun ne kadar çok sevildiğini de hep duyuyoruz ve bu sevgiyi izleyiciyle paylaşmak için sabırsızlanıyoruz.
8) Tango Metropolis tüm dünyayı gezerken, aklınızda en çok hangi ziyaretleriniz ve performanslarınız kaldı?
Bütün ekibi Japonya turnemiz çok etkilemişti diyebilirim. Japonlar kadar utangaç insanların bu kadar dokunmaya dayalı bir dansa ne kadar meraklı olduklarını görmek beni şaşırtmıştı. Sadece gösterilerimize ilgi göstermekle kalmıyorlar neredeyse bütün şehirlerinde milongalarda dans edip , onlarca farklı yerde dersler alıyorlar..
