Festival gibisin, katılmak istiyorum

10 yılı aşkın süredir her yıl özellikle özel üniversitelerin yarıyıl tatiline ya da final dönemi sonrasına denk gelen, ocak ve şubat ayında gerçekleşen, TürkiyeÂ’nin bütün büyük illerinden binlerce öğrenci ve kayak tutkununu bir araya getiren Uludağ Festivali, tüm hızıyla 21 Ocak Pazar günü başladı.

21 Ocak gece yarısından sonra saat 3Â’ten itibaren düzenlenen turlara ait özel otobüs seferleri UludağÂ’a doğru hareket etmeye başladı. Otobüse binen festival katılımcılarının büyük bir çoğunluğunun sarhoş olması veya sarhoş olmaya yetecek donanımla otobüse binmesi dikkatimizden kaçmamıştı.

Bu yılki festivalde en göze batan şey, festivali birden fazla organizasyon şirketinin yapması, bir çok büyük firmanın keşfetmiş ve onlarca sponsorluk anlaşmasını aylar önceden imzalamış olmasıydı. Bu nedenle bu işi altın yumurtlayan tavuk olarak gören ve az biraz çevresi olan bir çok kişi organizasyonda sorumlu olarak aktif bir biçimde çalıştı. Bu da elbette organizasyon becerisinin, biraz çevre sahibi olmak arasında çok fark olduğunu gösterdi. Zira organizasyonda aksayan onlarca olay vardı. Yani aslında, altın yumurtlayan tavuk, biraz erken kesildi.

Nereden başlasak bilemiyoruz. 7 saat sürecek yolculuğun bir çok otobüs için 12 saat sürmesinden mi? UludağÂ’a indikten sonra katılımcıların odalarına 5 saatten önce check-in işlemini gerçekleştirememelerinden mi? Kaybolan bavullar neyse de, kaybolan kimliklerden mi? Yanlış bölgede indirilen misafirlerin onca eşyayla taksi parası vermeye zorlanmalarından mı? (O da taksi alırsa elbet). Sanırız bu olayların yaşanmasında en büyük etken, olayın eğlenceden ziyade tamamen ticari bir boyut kazanmış olması. Dağda her şey dahil sistemiyle anlaştığınız otelinizin lobisinde otururken su istediğinizden sizden para talep etmeleri bile bu bozukluğa örnek olarak gösterilebilir.

Tüm bu genel şikayetleri en baştan yazdıktan sonra gelelim Uludağ gece ve gündüzlerine. Öncelikle gözümüze çarpan ilk şeyin, geçmiş yıllara oranla snowboard sevdasının üst düzeyde olması. Her üç kişiden ikisinin boarding yapması sanırız bunun en güçlü göstergesi. Dağda yeterince kar olmaması, kayakseverler için bir engel olmasa da özellikle ikinci günden itibaren dağın iyice kelleşmeye başlaması ve çok sık taşın ortaya çıkması, kayakçıların ve boardçuların malzemelerinin önemli ölçüde çizilmesine neden oldu. Kayak kıyafetleriyle tüm gün kaymadan MeribelÂ’de, La Chalet CafeÂ’de, Ex-Havana (Mountain Club) ‘da oturanlar her yıl olduğu gibi bu yıl da festivalin klasiklerindendi. Oteller her ne kadar iki bölgeye dağılsa da, genel olarak gecenin en hit organizasyonu neredeyse, taksilerle ve servislerle akın akın insanlar o bölgeye doğru hareket ettiler. Ancak elbette ağırlık özellikle 1. bölgedeydi.

İlk gece 1. bölgede meydanda düzenlenen havai fişek gösterisi, dağa yansıtılarak yapılan lazer şov, animasyonlar ve after-ski partyÂ’ler biraz ilgi görürken, BarcelonaÂ’da gerçekleşen Ege Çubukçu ve XXL party beklenen ilgiyi göremedi. Biz bunu, insanların çok yorulup otellerinde dinlenmeye karar vermesine bağladık.

2. gün sabahında herkes bir önceki gün erkenden yatmanın verdiği enerjiyle erkenden kalkıp pistleri doldurmaya başladı. Uludağ içerisinde yer alan askeriyenin snowboard yapılmasına, pisti bozduğu gerekçesiyle izin vermemesi bize ulaşan detaylar arasındaydı. Özellikle öğle yemeği, çay saati gibi zamanları kaçırmadan, birçok festival katılımcısı doyasıya beyaz karın tadını çıkardı. Akşam üstü liftlerin kapanmasıyla başlayan eğlencelerden en dikkat çekeni, Ankaralıların da yakından tanıdığı, Beceren CafeÂ’de gerçekleşen Uğur Kirik performansıydı. Hatta öyle ki, Nil KaraibrahimgilÂ’in katıldığı GNÇTRCLL -40 Derece partisi beklenen ilginin çok daha altında davetliyi kendisine çekebilmişti. Daha sonra çıkan dansçı kızlar ise, soğuk havada böylesine giyinebildikleri için alkış aldılar.

Partinin ardından geceki büyük konser için hazırlık yapmak ve yemek yemek için otellerine geçen katılımcıların özellikle alkolün etkisiyle yaptıkları ağızlarımızı açık bıraktı. Yanlarında bayan arkadaşları olmadığı için kendilerini birileriyle tanışmak zorunda hissedenlerin, rastgele çevirdikleri oda numaralarından çıkan kızlarla sohbet edip onları İbrahim TatlısesÂ’e davet ettiklerini duyunca şok olduk. Hatta otel yetkililerinden öğrendiğimiz kadarıyla bu kişiler tanımadıkları kişilerin odasına üzerinde telefon numaraları bulunan kartlarla şampanya bile gönderiyormuş. Bu kadarına “Pes” diyorsanız, bir de akşam otel lobilerinde oynan Bingo seansları boyunca, ithal içkilerin ücretli olması nedeniyle, viski bardağıyla ücretsiz kanyak içerek, “Viski içiyorum” süsü verenleri görmelisiniz!

Gelelim gecenin organizasyonu İbrahim Tatlıses konserine. Ön masaların bir kaç gün önceden bitmiş olması, ilginin çok fazla olması, yoğun izdihamÂ… Ve konser öncesi yaşanan kavga. Öncelikle Grand Yazıcı OtelÂ’de gerçekleşen konser için seçilen yerin tam bir fiyasko olduğunu belirtmeliyiz. Restoran bölümüne itiş kakış ile zar-zor birkaç saatte giren eğlence severler, içeride hiçbir havalandırma önleminin alınmamış olmasına, hiçbir ışık tesisatına gerek duyulmamasına tepkilerini gösterdiler. Aynı kıraathane gibi gözüken yerde bir de oturanlar ve ayaktakiler gibi bir ayrımın olması ise ayrı bir muammaydı. En önde masalara oturanlar ayrı bir kapıdan girip, bu karmaşayı çok fazla yaşamasa da, sayıları azınsanmayacak çok fazla festival katılımcısı, halk konseri görünümünde olan bu etkinliğe çok fazla dayanamayıp, birkaç şarkının ardından restoranı terk etti.

2. bölgede yer alan Kartanesi OtelÂ’de yapılan ve çok fazla reklamı yapılmadığı için bir çok kişinin son anda duyduğu Serdar Ortaç konseri ise beklenen ilgiyi görmedi. İçeriye kameraların alınıp, sayıları 10Â’u geçen foto-muhabirinin alınmaması ise gecenin en saçma olayıydı.

RedroomÂ’da ki parti ve 1. bölgeÂ’deki HipHop party, ne yazık ki bu organizasyonların gölgesinde kalarak, kendi hallerinde ama çok daha konforlu bir eğlence gecesi geçirdiler.

23 Ocak Salı günü, yani organizasyonun 3. günü sabahı, bir önceki güne nazaran sabah kahvaltısına katılım çok çok düşüktü. Geceyi ağır geçirenler, sabah kalkamamış olacaklar ki, öğle yemeğine kahvaltı amaçlı indiler. Tutyeli pistinin iyice kelleşmiş ve karın azalmış olmasından ötürü, o taraftaki pist çok çok az kullanıldı. Genel olarak Beceren tarafında ki pist tercih edilirken, elbette bu taraftaki pistin tek tercih sebebi kar değildi. Kaymaktan çok piyasa yapmaya gelmiş özellikle İstanbul-Ankara özel üniversite öğrencisi gençler, ellerinden geldiğince tüm hünerlerini sergilediler. Ardından gece için planlar yapılmaya başlandı. Sahne alacak Demet AkalınÂ’a ilginin yoğun olması beklenirken canlı müzik sevmeyenler için gece boyunca sürecek bir çok parti alternatif olacak. Uludağ ve tüm detaylarını an an çekilmiş binlerce fotoğrafla birlikte AnkaraSosyete.com ‘dan izlemeye devam edin!

PAYLAŞ
Önceki HaberBu Yilin Oscar Adaylari
Sonraki HaberEsenboğa şahane bir de gübre kokmasa
AnkaraSosyete.com 2002 yılının Mart ayında yayın hayatına başladı. Internet yayıncılığının emekleme yıllarında hem internet reklamcılığına hem de Ankara gece hayatına damgasını vurdu. 2005 yılında Türkiye'nin 75. 2006 yılında 173. 2008 yılında ise 251. en çok ziyaret edilen sitesi oldu ( kaynak: alexa). 200 000 e yakın Ankaralı'yı fotoğraf karesine sığdıran AnkaraSosyete.com 12 yılda yüzlerce partiye ev sahipliği yaparken milyonlarca ziyaretçiyi de web sitesinde ağırladı. AnkaraSosyete.com ilk günkü heyecanı ile Ankaralılara hizmet vermeye devam etmektedir.