Gece hayatının Türk insanına kazandırdığı o müthiş antipatik cümle “Damsız girilmez” peki ne işe yarar bu dam, nedir, ne değildir, uzmanlar bu konuya nasıl bir açıklama getirmiş? Esasen konunun değil uzmanlık pratisyenlik bir yönü bile yok, olay tamamen duygusal, Ankara’da mekanlar kolay kollay dolmuyor, gelenler üçerli beşerli komançiler gibi adamlar, kimse de kendisinin komançi olduğunu kabul etmiyor, sanki hangi hanzo, delikanlılık yapıp “Evet ben hanzoyum, girdiğim ortamı bozarım negatif elektiriğimle eğlencenin tadını kaçırırım, kızlara her türlü yazarım diyor sa.” Neyse gece hayatına yeni ısınan işletmeciler, tecrübeli isimlerle görüşmeli ve neden bazı mekanların üç beş ay yaşadığını bazılarının da yıllardır aynı çizgide devam edebildiklerini öğrenmeli. Mekanlara milyarlarca para bağlanıyor, üç beş amcaya şirinlik yapalım ya da giriş parasından parayı basalım diye, güzelim mekanlar kapanmasın. Anlayan anlar…