
Dizcovery Channel gibi tematik kanallarda özellikleri tanıtılan standart insan ırkının Ankara’da yaşaması pek mümkün olmasa da, mutasyona en yatkın ırk olan biz Ankaralılar yine Muhteşem belediyemiz ve başındaki ulu varlık sayesinde yakında ellerimizde perdeler, ayaklarımızda paletler çıkacak. Zat-ı muhterem helikopterle şehri gezdiği için olsa gerek yol veya kaldırım adı verilen yapıların insan fizyolojisine ne derece uygun olabildiğini unutmuş anlaşılan. Neyse bunların bizlere faydası yok mu tabii ki var, ne de olsa her Ankaralı bir Polyanna değil mi? Yürürken hopluyoruz, zıplıyoruz, düşüyoruz, kalkıyoruz tüm bunlar bizlerim kalori yakmamızı ve formda kalmamızı sağlıyor. Araba sürerken saatlerce arabanın içinde oturup sinir krizi geçirmenin kalp kaslarını kuvvetlendirdiği söyleniyor. Özellikle yaşlı teyze ve amcaların sokağa çıkması mümkün olamadığı için televizyon ratinglerinin de arttığı bir gerçek. Bahane uydurmaya devam edebiliriz ancak tek bir gerçek var her gün soyulmaya devam ediyoruz ve herkes aynı sözü söylüyor, Çalıyor ama çalışıyor. Değiştirin artık bu zihniyeti, zaten çalışmak zorundalar çalsalar da çalmasalar da.