Çocuklar sağır oldu.

Son yılların olay dizisi Çocuklar Duymasın, dizinin başrol oyuncularının hormonlarına yenik düşüp boynuz vakaalrına karışması sonrası dizide oyuncu kalmadı. Çocuklar Duymasın’ın yapımcısı Birol Güven, ‘Tamer Karadağlı skandalı’ndan sonra içini döktü: Önce Pınar Altuğ, şimdi Tamer Karadağlı… Dizi kahramanlarınız gündemi niye bu kadar meşgul ediyor? Onu ben size sormalıyım. Niye bizim dizi kahramanlarımızla bu kadar ilgileniyorsunuz? * E skandalları seyredemeyeceğimize göre… Ben bunun diziden kaynaklandığını zannetmiyorum. Son 3 yıldır çok başarılı bir dizi; böyle olunca kendi starlarını yarattı. Bu tip şeyler sıradan insanların başına gelirse özel hayata girebilir ama starların başına gelince skandal oluyor. Skandal olunca da doğal olarak haber ve magazin değeri oluyor, diziyi etkiliyor. Bu starlıkla ilgili bir şey aslında, olayın kendinde çok ilginç bir şey yok bence. Birçok insanın kaseti varmış aynı çetede ama ilginç olan Tamer’in kasetiymiş! * 1.5 sene önce yaşanan bu ‘ihanet’ olayından sizin haberiniz var mıydı? Asla yoktu, ben bunu internetten öğrendim. Bence basında daha iyi senaristler var, ona inandım! Bir gün araba kullanıyordum, Bir gazeteden aradılar, ‘ne diyorsunuz’ diye.. Öyle öğrendim. Daha önce hiç haberim yoktu. * Tamer Karadağlı’ya yardım ettiğiniz, şantajcıları oyaladığınız senaryoları… Bana bazen acayip güç yüklüyorlar.! * Neden olmasın? Onunla dostluğunuz vardı… Bilseydim yardım ederdim. Ne yapabilirdim bilmiyorum, tecrübeli olduğum bir alan değil ama eğer Tamer bu bilgiyi benimle paylaşsaydı yardım ederdim. Tamer benim hâlâ en yakın arkadaşım. * Siz mi istediniz Tamer Karadağlı’nın diziden ayrılmasını? Ben olayı duyar duymaz ‘yalandır’ diye düşündüm. Tamer Fransa’daydı, aradım. ‘Gelince daha detaylı konuşuruz’ dedi ama olanların doğru olduğunu da ekledi. Doğru olduğunu öğrendiğim an diziye Tamer’le devam edemeyeceğiz fikri oluştu bende. Fakat ani karar vermemek için 3-4 gün bekledim. Tamer geldi, konuştuk. Ama diziyle değil, onun yaşadıklarıyla ilgili konuştuk. Birkaç gün sonra kanalla görüştüm, sonra da Tamer’le birlikte diziye devam etmemesi gerektiği kararını aldık. * Kanalın Tamer’in ayrılması için talebi oldu mu? Kimse Tamer’in ayrılması gerektiği yönünde bir talepte bulunmadı. Sadece oturup hep birlikte Tamer’in devam etmemesinin doğru olduğuna karar verdik, buna Tamer de dahil. Ben bu olayı Pınar olayıyla bağdaştırmıyorum, olaya ahlaki açıdan da bakmıyorum. İkisi de dizinin başarısı için aynı derecede zararlı. Benim ahlakçı biri olduğum düşünebilir ama hiç alakası yok. Ben işin başarı tarafındayım. * Niye oyuncular özel hayatlarında yaşadıkları yüzünden diziden çıkarılmak zorundalar? Dizideki oyuncuların özel yaşamları eğer dizinin başarısını etkilerse diziye devam edemezler. Starların özel yaşamları olmaz, starların skandalları olur! Özel yaşam dizinin başarısını etkilemez. Bir yapımcının alanı skandallardır, özel yaşamlar değildir. Orada da tek bir kriter var: dizinin başarısını etkiliyor mu, etkilemiyor mu. * Oyuncuların özel hayatlarında yaşadıkları skandalların bedelini diziden çıkarmış olmuyor musunuz? Biz çocuk odaklı bir diziyiz, biz bunu çocuklara anlatamayız. Biz bunu Ayşe’yle Furkan’a bile nasıl anlatacağız diye güçlük çekiyoruz. Bütün bunlar manşetlere çıkarken; biz eylül ayında hiçbir şey olmamış gibi diziye devam edemeyiz ki… * Pınar’ın kocasını aldatması diziyi, yapımcıyı neden enterese ediyor? Ben aynı fikirde değilim. Biz bu diziyi yaparken ilk günden beri, öyle bir dekor yapalım ki gerçek gibi olsun dedik. Öyle oyuncular bulalım ki, herkes bu aileyi var zannetsin. Biz 3 yıldır bu ailenin gerçek gibi olduğunu seyirciye dikte ettik. Böyle bir aile var dedik. Dizinin başarısının sırrı bu. Çocuklar seyrettiği şeye inanır, ona bürünür. Benim oğlum 5 yaşındaydı; Tamer’lere gittik bir gece. ‘Havuç’un odasını görebilir miyim?’ dedi. Biz 3 yıl insanlara ‘buna inanın’ diyeceğiz, 3 yıl sonunda o özel hayat, o başka diyeceğiz. Mümkün mü! Ayrıca ‘ben star olayım, starlığın bütün avantajlarını yaşayayım ama sıradan insan gibi özel yaşantımı yaşayayım…’ Yok öyle bir şey! Tat alırken insan bir şeyleri de kaybediyor. * ‘Tamer arkadaşım, sahip çıkarım’ meselesine ne diyorsunuz? Bu kesinlikle uydurma. Benim ne dediğim çok net. Beni bir gazeteci aradı, ‘ne diyorsunuz?’ dedi. Dedim ki, ‘ben yeni öğrendim, Tamer gelsin, biz bunu konuşuruz, açıklarız.’ Tamer benim çok yakın arkadaşım, şu anda tehdit ediliyor, şantaj var, ben onun yanındayım, arkadaşıyım dedim. Bugün de aynı şeyi söylüyorum. Ben onun kötü gününde yanındayım, ama dizide oynayamaz. * Diziyi bitirmek istediğiniz, olayın bu döneme denk gelmesinin de çok işinize geldiği de söylendi… Eğer bu doğru olsaydı dizi biterdi! * Niye hâlâ bitmiyor? Bu dizi için aşağı yukarı 1-1.5 yıldır ‘bitti’ diye haberler çıkıyor, böyle bir temenni var. Bu da bana devam etmek için itici güç veriyor. Bu dizi bitmeyecek, çünkü bu dizi bir konsepttir. * İyi de başlangıçtaki konseptinden eser kalmadı ki! Olsun… * Oyuncularıyla fenomen olmuş bir diziydi. Meltemsiz, Haluksuz Çocuklar Duymasın izlenir mi? Artık önümüze bakmak zorundayız. Dizide 18 karakter vardı. 2 karakter kaybettik ama 16 karakter daha var. Ne yapalım, onları gömelim mi? Daha yanlış olur bitirmek. * Lokomotif unsurları kaybettikten sonra devam etmek deli cesareti değil mi? Ben öyle düşünmüyorum, orada bir light erkek-dominant teyze ailesi var. Bugüne kadar diziyi Haluk’un ya da Meltem’in gözüyle anlattık. Sadece bu açı değiştirilerek bile dizi devam ettirilebilir. Ha, izlenir mi bilmem… Ben Çocuklar Duymasın’ı yaparken de izlenir demedim. Çok güzel bir dizi yapacağım dedim; yine öyle diyorum. * Çocuklar kime kalacak? Haluk’la Meltem 1 yıllığına işleri nedeniyle Amerika’da kalacaklar. Bu süre içinde çocuklar dede ve anneanneye, Light Selami’ye, Dominant Teyze’ye, herkese emanet. Havuç’un üzerinde çok büyük bir baskı olacak, 18 tane falan velisi olacak. Çok komik öyküler bulduk. * Sürpriz isimler olacak mı? Light erkeğin üst katında çok kıskanç bir komşusu varmış, o ortaya çıkacak mesela. Adam paranoyak bir kıskanç. Kurşun Yarası’nda Rıza’yı oynayan Mesut Akusta oynayacak. Karısını Azra Akın oynayabilir. O da kıskanç, sert bir erkek ve Light’la çatışacak. * Haluk ve Meltem’in yerine yenilerini koymayı düşünmüyorsunuz yani! Hayır, asla! * Çocuklar Duymasın biterse siz de biter misiniz? Hayır. * Bu kadar yara almanıza rağmen niye bitirmiyorsunuz o zaman? Bu sene, bu problem olmasaydı Çocuklar Duymasın’ı yazmayı düşünmüyordum. Ekibimiz yazacaktı. 100 bölüm falan yazdım, artık yeni bir beyin gerekiyordu. Belki enerjim de bitmişti. Ama bu olay olunca yeni beyne gerek kalmadı çünkü farklı oldu! Sanki yeni bir dizi yapıyor psikolojisindeyim şu anda. Bir de gerçekten böyle bitmesini istemiyorum; efsane yerlerde sürünmemeli, efsaneler ölmez, sadece şekil değiştirir. Biz şekil değiştiriyoruz şu anda. Biz Türküz, başarı bizi bozar! * Pınar Altuğ güzellik yarışmasından çıkmış bir mankendi. Yemek programı yapıyordu. Tamer Karadağlı keza Ferhunde Hanımlar dizisinde oynayan herhangi biriydi. Birdenbire popüler oldular. Şöhret sıradan iki insanın boyunu mu aştı? Ben olayı Tamer’e ya da Pınar’a indirgemek istemiyorum, daha genel bir şey söyleyebilirim. Biz Türk’üz, başarı bizi bozar! Olayın ahlaki tarafı beni çok ilgilendirmiyor; ben olayın başarı tarafına bakıyorum. Yani biz başarıyı sürdüremiyoruz. Bizim kültürümüzde başarılı olunca ne yapacağımızı söyleyen bir mekanizma yok. Türkiye’de ekip başarıları mutlaka probleme dönüşüyor. Biz de onu yaşadık. * Şöhreti kaldıramıyoruz yani? Başarı kültürümüz yok bizim! Başarıda ne yapacağımızı bilmiyoruz. Bireyselde daha iyiyiz. Mesela haltercilerimiz çok başarılı, çünkü tek başına kaldırıyor halteri. Halteri iki kişi kaldırsa birbirine girer, kaldıramazlar. * ‘Bu kadar başarının sonunda felaket gelebilir, dikkat’ diye geçirdiniz mi hiç içinizden? Bunu daha önce düşünmedim, şimdi düşünüyorum! Şimdi diyorum ki, ‘ne oldu böyle?’ Belki ‘Pınar güzellik yarışmalarından geldi, oyuncu değildi, oyunculuk kültürü yoktu’ diye düşünülebilir ama Tamer eğitimli, konservatuvar mezunu bir oyuncu. Onda bunu yaşamasaydık, belki oyunculuk eğitimiyle açıklayabilirdik. * Tamer’le başka bir projede birlikte olur musunuz? Çok isterim; Tamer’le de Pınar’la da. Bu illüzyon bozuldu, başka bir illlüzyon yaratırım ama inşallah onu bozmazlar! Bence onlar da ders aldı. Sonuçta bizler, yani kendimiz getiriyoruz bu sonu. Sen evini su bastığında magazincileri ararsan; aldattığında ya da başka bir faciayla karşılaştığında, ‘bu benim özel yaşamım’ diyemezsin. Yara alırız ama yıkılmayız * Olanları dışarıdan biri olarak izlediğinizde, ne düşünüyorsunuz? Bunlar kişisel imajıma çok zarar verdi. Ben sonuçta bir yazarım. Gazetelerin magazin sayfalarında olmamam gerekiyordu. Tamer olayında daha az zarar gördüm ama Pınar’ın olayında, Pınar-Tony-Birol üçlüsü olduk. Mahzar-Fuat-Özkan gibi algılandık. Halbuki bütün bunlarla ne alakam var? Her iki olaydan da haberim yok ama bir anda olayın parçası haline geliyorum, hatta suçlusu haline geliyorum. Duruşumu değiştirmediğim için suçlu hale geliyorum ama genel algılanma olarak da magazin kahramanı gibi algılanıyorum. Halbuki ben bir yazarım, kitap yazıyorum, senaryolar yazıyorum. Bir gazetede ‘kitabı olan ünlüler arasına Birol Güven de katıldı’ diye yazıyordu. Sanki ben Ayşe Hatun Önal’ım da kitap da yazdım! Ben yazdığım için ünlüyüm, ünlü olduğum için yazmıyorum ki. * Nazara inanıyor musunuz? Nazar değdi bence! Ama Türkiye’de her başarılı şeye nazar değer. İkincilik çok güzel, ikinci olana kimse dokunmuyor. * Olaylar patladı Tamer gitti, anladım. Zeynep Tokuş niye gitti? Kabak niye onun başına patladı? Şundan dolayı gitti: Biz 1 yıl önce Pınar’ın yerine Zeynep’i getirmiştik, Tamer’in yerine de başka birini getiremezdik. Bir dizide iki karakter birden değişmez. İki karakter birden ortadan yok olabilir ama… Ben şunu da demiyorum, biz buradan yara almadan çıkacağız. Hayır, dizi buradan yara alır. Daha mütevazı, daha küçük bir dizi olabiliriz ama hayat devam eder. Birinci olmayız belki de üçüncü, beşinci oluruz. Kanal istediği sürece, tabii ki reklam gelirleriyle alakalı; bu dizi devam eder. Zeynep’le hiç alakası olmayan bir problemden dolayı, Zeynep de ayrılmak zorunda kaldı. ŞİRİN SEVER / SABAH

PAYLAŞ
Önceki HaberAdam olabilir miyiz.Çok zor….
Sonraki HaberEn iyi hacker yarışması
AnkaraSosyete.com 2002 yılının Mart ayında yayın hayatına başladı. Internet yayıncılığının emekleme yıllarında hem internet reklamcılığına hem de Ankara gece hayatına damgasını vurdu. 2005 yılında Türkiye'nin 75. 2006 yılında 173. 2008 yılında ise 251. en çok ziyaret edilen sitesi oldu ( kaynak: alexa). 200 000 e yakın Ankaralı'yı fotoğraf karesine sığdıran AnkaraSosyete.com 12 yılda yüzlerce partiye ev sahipliği yaparken milyonlarca ziyaretçiyi de web sitesinde ağırladı. AnkaraSosyete.com ilk günkü heyecanı ile Ankaralılara hizmet vermeye devam etmektedir.